Şişlide Neler Oluyor: Cemre Etkisi Kelimesine İnsan
İstanbul’un kalbinin attığı Şişli, her mevsim ayrı bir enerjiyle dolup taşar. Ancak bu kez sokaklarında, parklarında ve insanlarının yüzünde farklı bir hareketlilik var. Sanki doğa ile kent arasında sessiz bir anlaşma yapılmış, “cemre” kelimesi bir insan gibi adımlarını Şişli’nin asfaltlarına bırakıvermiş…
Cemre: Bir Kelimenin İnsana Dönüşen Sıcaklığı
Cemre, Türk kültüründe baharın müjdecisi olarak bilinir. Önce havaya, sonra suya, en son toprağa düştüğüne inanılan bu “ateş parçası”, soğuk kış günlerinin ardından doğayı uyandırır. Peki ya bir kelime, bir mahalleyi nasıl ısıtır? Şişli’de yaşananlar, tam da bu sorunun cevabını aratıyor. Cemre, bu kez meteorolojik bir olayın ötesinde; insanların nefes alışverişine, komşuluk ilişkilerine, sanatın sokaklara taşmasına ilham olan bir “ruh” gibi hissediliyor.
Kış Uykusundan Uyanan Bir Semt
Şişli, kış aylarında hızla akan bir metropol ritmine bürünür. İnsanlar, kalın pardösülerin arkasına saklanmış, yüzlerinde soğuğun bıraktığı donuk ifadelerle koşturur. Bomonti’nin sanat galerileri, Maçka’nın kafeleri bile bir anlık mola verir gibidir. Ta ki ilk cemre düşene kadar…
Mart ayıyla birlikte, Şişli’nin sokaklarında görünmez bir el, insanları yavaşça dışarı çeker. Bomontiada’da bira bahçeleri dolmaya, Halaskargazi Caddesi’nde vitrinler renklenmeye başlar. Cemre’nin sıcaklığı, yalnızca havaları değil, insanların içini de ısıtır. Artık Nişantaşı’nda bir sokak müzisyeninin gitarına eşlik edenler, Maçka Parkı’nda köpeğiyle koşturanlar, hatta Cihangir’in merdivenlerinde çay içenler çoğalır. Sanki cemre, “Bakın, hayat burada!” diye fısıldar.
Bir Kelimenin İzinde: Sanat, Dayanışma ve Umut
Cemre etkisinin en çarpıcı yansıması, Şişli’nin kültür-sanat dokusunda görülür. Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi’nde konser hazırlıkları hızlanır, Şişli Atatürk Müzesi’nin bahçesinde sergiler açılır. Hatta Teşvikiye’deki kitapçılar, vitrinlerini bahar temalı kitaplarla donatır. Sanki her taşın altında, bu kadim kelimenin bıraktığı bir iz vardır.
Ancak cemrenin gerçek gücü, insanlar arasında ördüğü görünmez bağlarda saklıdır. Kış boyu komşusunu selamlamayanlar, apartman kapılarında sohbet etmeye başlar. Feriköy Organik Pazarı’ndaki tezgâhlar, sadece sebze-meyve değil, gülümsemeler de satar. Belki de cemre, bir kelimeden öte, insanın doğayla ve birbiriyle yeniden buluşma çabasının ta kendisidir.
Son Söz: Cemre İnsana Düşerse…
Şişli’de bu bahar, cemrenin toprağa değil insanların yüreğine düştüğüne şahit oluyoruz. Soğuk bir kentin gri tonları, yerini umudun pastel renklerine bırakırken, bir kelimenin nasıl bir toplumsal dönüşüme öncülük edebileceğini hatırlatıyor. Cemre, artık yalnızca bir mevsim habercisi değil; insanın içindeki “yeniden başlama” cesaretinin ta kendisi.
Belki de hepimiz, biraz Şişli’de yaşanan bu cemre etkisini içimizde taşımalıyız. Çünkü bahar, yalnızca doğanın değil, insan ruhunun da uyanma vaktidir…
Konuğumuz: Aylin Yılmaz (Şişli Belediyesi Kültür ve Sanat Danışmanı)
Soru: Son dönemde Şişli’de “Cemre Etkisi”nden sıkça bahsediliyor. Bu kavramı nasıl tanımlarsınız?
Aylin Yılmaz: Cemre, aslında hepimizin bildiği gibi baharın müjdecisi… Ama Şişli özelinde bu kelime, artık mevsimsel bir döngüden çok insanların birbirine dokunan enerjisini temsil ediyor. Sanki cemre bu sene semtimize düşerken, bir ruh kazanmış; sokaklarımızda dolaşan, kapıları çalan, insanları buluşturan bir “komşu”ya dönüşmüş. Bomonti’den Nişantaşı’na, herkeste aynı cümleyi duyuyorsunuz: “Bu bahar farklı geliyor!”
Soru: Peki bu farkı yaratan nedir?
A.Y.: Sanırım pandemi sonrası içimize işleyen yalnızlık, cemrenin sıcaklığıyla eriyor. Örneğin Feriköy Organik Pazarı’nda artık sadece alışveriş yapmıyor insanlar; tezgâh sahipleri müşterilere çay ikram ediyor, tarifler paylaşılıyor. Cemre, burada bir “ortak dil” yaratıyor. Ayrıca Şişli’nin sanatçıları da bu enerjiye kayıtsız kalmadı. Geçen hafta, Cihangir’de bir sokak duvarına “Cemre Buraya Düştü” yazılı bir mural yapıldı. İnsanlar o duvarın önünde fotoğraf çektiriyor, sohbet ediyor.
Soru: Peki bu etki kalıcı olabilir mi? Kış geldiğinde unutulur mu?
A.Y.: İyi haber şu: Cemre, Şişli’ye yalnızca bir mevsimlik gelmedi! Belediye olarak, bu sosyal bağı güçlendirmek için projeler üretiyoruz. Mesela “Cemre Buluşmaları” adıyla her ay farklı bir sokakta açık hava söyleşileri düzenliyoruz. Yazar, müzisyen, hatta psikologlar katılıyor. İlginç olan, katılımcıların çoğu “Komşumla ilk kez burada tanıştım” diyor. Yani cemre, artık Şişli’nin kültürel DNA’sına işliyor.
Soru: Cemre’yi bir metafor olarak düşünürsek, ona bir mesajınız olsa ne derdiniz?
A.Y.: (Gülümsüyor) “Sana bir sırrımızı vereceğiz: Biz aslında hep ısınmak istiyoruz. Yalnızca güneşe değil, birbirimize de… Sen yeter ki düşmeye devam et.”
Soru: Son olarak, bu “Cemre Etkisi”ni İstanbul’a yaymak mümkün mü?
A.Y.: Kesinlikle! Şişli bir başlangıç. Cemrenin düştüğü her yerde, insanların yüreğine de düşebileceğini gösterdik. Belki önümüzdeki yıl Kadıköy’de, Üsküdar’da da bu ruhu hissederiz. Unutmayın, cemre yalnızca doğanın değil, kent insanının da uyanma vakti.